Çorumlu Mustafa Rumi Efendi Hz.
Altın Silsile‘de, Seyyid Yahya Dağıstani (k.s.) hazretlerinden sonra gelen Pîr Efendimiz Eş-Şeyh Çorumlu Mustafa Rumi Efendi Farukî Şeyranî (ks).
Mekke’de iken, Anadolu’yu irşâd emriyle görevlendirildiği için Rumî,
Hz. Ömer Faruk (r.h.) neslinden olduğu için Farukî
Doğum yeri Gümüşhane’nin Şiran ilçesi olduğu Şiranî denilir.
Çorumlu Mustafa Rumi Efendi (k.s.) hazretlerinin Doğumu
Mustafa Rumi Efendimiz (k.s.), Gümüşhane’nin Şiran ilçesinde 1828-1829 yılları arasında veya bazı rivayetlere göre 1838 yılında doğmuştur. [1]Bazı kaynaklarda, 1828 yılında başlayan Osmanlı – Rus harbi sırasında, yabancılar Bayburt vilayetine kadar yaklaşmıştı. Durumdan tedirgin olan halk yaylara çıkmıştı. Çorumlu … Continue reading
Çorumlu Mustafa Rumi Efendi (k.s.) hazretlerinin ilk tahsili
İlk tahsilini Şiran’da yapan Çorumlu Pîrimiz Mustafa Rumî Efendi (k.s.), amcasının oğlu Ahmet Efendi ile birlikte ilim arayışına çıkmıştır. Bu sebeple, Gümüşhanevî hazretlerini de yetiştiren Şeyh Osman Efendi’den medrese eğitimi almaya Trabzon’a gitmiştir. Medreseden icazet aldıktan sonra yurdun çeşitli bölgelerini gezen Çorumlu Mustafa Rumi Efendi (k.s.) hazretleri, gittiği yerlerde saygı ve sevgi ile karşılanmıştır.
Tokat’ta tahsiline devam etmek için babasından izin almış ve orada tahsiline devam etmiştir. Kısa zamanda derslerindeki başarısı dikkati çekmiş, diğer talebeler müzakere için kendi odalarına davet etmeye başlamışlardır. “İlim ayağa gitmez” diyerek, talebeleri kendi odasına çağırarak onlarla çeşitli hususları müzakere yapmıştır.
Tokat ilçesi Niksar’daki tahsili dört yıl devam etmiş, sonra hocasının tensibiyle Uşak’a gönderilmiştir. İki yıl kadar da Uşak’ta tahsil yapmıştır. Zahiri ilimleri ikmal edip icazet aldıktan sonra “Heybenin bir gözünü doldurduk, öbür gözü boş kaldı” diyerek tasavvufa olan meylini ortaya koymuştur.
Çorumlu Mustafa Rumi Efendi (k.s.) hazretlerinin tahsil hayatında İstanbul bölümü
Uşak’taki hocasının isteği üzerine bir süre de İstanbul’da eğitim görmüştür. Bir zaman sonra dinî ilimlerini tahsil için İstanbul’a gitmiştir. Burada Ahmed Ziyaüddin Gümüşhânevi(k.s.) hazretlerine intisap etmiş ve kısa zamanda çok büyük haller kazanmıştır. Gördüğü bazı harikulade halleri şeyhine söyleyerek açıklamada bulunmaları için arz edince, hocası kendisine:
Sizin bu âli mazhariyyetinizin heba olmasını istemem. Bundan sonra eğitiminiz için size Mekke-i Mükerreme’de nâşir-i füyuzat-ı Nakşibendiyenin büyüklerinden Abdullah Mekkî (k.s.) Hazretlerini tavsiye ederim
buyurmuştur.
Çorumlu Mustafa Rumi Efendi (k.s.) hazretlerinin Mekke’ye Gidişi, Tahsil Hayatının İkinci Bölümü, İntisâbı
Çorumlu Pîrimiz (k.s.), bunun üzerine doğruca işaret buyrulan Abdullah Mekkî Hazretlerine gitmek için yola çıkmıştır.[2]a.g.e, Murat Dursun Tosun, sf. 18-19 Mısır yoluyla Mekke-i Mükerreme’ye ulaşarak, Altın Silsile’de yer alan Mevlana Halid-i Bağdadî (k.s.) hazretlerinin de halifelerinden Abdullah Mekki (k.s.) hazretlerine intisap etmiştir.
Abdullah Mekkî hazretlerinin vefâtından sonra, halifesi Seyyid Yahya Dağıstânî (k.s.) hazretlerine intisap etmiştir.
Tekkede kaldığı müddet zarfında, ihvânın çokluğu yüzünden bir süre kimse kendisiyle ilgilenememiş; kim olduğu, nereden, niçin geldiği sorulmamıştır. Aradan aylar geçmiş, Çorumlu Pîr Efendimiz (k.s.), tam bir sabır ve teslimiyetle neticeye intizâr eder olmuştur. Müritlerin dağıldığı bir sırada Seyyid Yahya Dağıstanî Efendimiz (k.s.), Çorumlu Pirimiz Mustafa Efendi (k.s.)’yi huzura kabul etmiş, sadâkatli müritlerine feyiz kanallarını açmış. Böylelikle Pîrimizi (k.s.), kısa zamanda kemâl mertebeye kavuşturmuş, büyük merhâleler katetmiştir.
Çorumlu Pîrimiz (k.s.), vekâlede kaldığı süre içinde verâ[3]Verâ, zühd başlangıcı olarak ifade edilmiştir. Ağızdan kalbe giren ve çıkanın Allahﷻ ve Resulüﷺ ‘nün arzu ettiği şeyler olmasına dikkat etmektir. Helâl dâhi olsa, … Continue reading hâli gösterip şüpheli şeylerden uzak durmuştur. Yedi yıl devam eden böyle mükemmel bir tahsil ve terbiye neticesinde, kalp gözleri açılmış, kâmil mürşit olabilecek olgunluğa ulaşmışlardır.
Çorumlu Mustafa Rumi Efendi (k.s.) hazretlerinin Anadolu’ya Gelişi
Pirlerimizden, Mustafa Rumî Efendimizin de mürşidi olan Seyyid Yahya Dağıstanî (k.s.) Efendimiz, yetiştirdiği üç halifesinin irşad yerlerini tayininde farklı bir uygulama yapmıştır.
“Üçünüz birlikte Medine-i Münevvere’ye gideceksiniz, Ravza-i Mudahhara üzerine üç boş kâğıt koyacaksınız, kağıtlara ne yazılırsa ona göre hareket edeceksiniz.”
demiş. Peygamber Efendimizin manevi işaretleriyle görev yeri Anadolu olarak tespit edilen Mustafa Rumî (k.s.) hazretlerine hocası bir an önce yola çıkınız buyurmuştur.
Son arzusu, Medine-i Münevvere’de emaneti teslim etmek olan Mustafa Rumî Efendimiz (k.s.), Mekke-i Mükerreme’den, Medine-i Münevvere’ye Peygamber Efendimiz ﷺ’in yanına gelerek uzun bir müddet murakebede kalmıştır.[4]a.g.e, Murat Dursun Tosun, sf. 21 Aynı emri tekrar alan Mustafa Rumî Efendimiz (k.s.), bazı şartlar öne sürmüş[5]Bunlar ihvan tarafından sohbetle anlatılan konulardır. Şartlardan biri de ömrünün son zamanlarını Medine’de Peygamberimiz’in ﷺ yanında geçirmektir. Peygamberimiz ﷺ … Continue reading ve kabul edilmiştir.
---buraya Mekke'den Anadolu'ya geçiş sürecinde, İstanbul konaklaması eklenecek ---
Anadolu’ya gelince önce köyü Şirân’a uğrayan Pîr Efendimiz (k.s.), ilk vazifesi ve irşad yeri olarak köyünü olarak seçmiştir. Fakat burada kendisine sıkıntı çıkartanlar yüzünden gönlü kırık şekilde, “Evliyalar yatağı, babamın toprağı“[6]a.g.e, Murat Dursun Tosun, sf. 22 dediği Şirân’ı terk etmiş ve nihayetinde Çorum’a ulaşacak şekilde köyünden ayrılmıştır.
Mustafa Rumi Efendi (k.s.) hazretlerinin Çorum’a Yerleşmesi
Çorumlu Mustafa Rumi Efendi (k.s.) hazretlerinin Vefâtı
Dipnot
↑1 | Bazı kaynaklarda, 1828 yılında başlayan Osmanlı – Rus harbi sırasında, yabancılar Bayburt vilayetine kadar yaklaşmıştı. Durumdan tedirgin olan halk yaylara çıkmıştı. Çorumlu Pîr Efendimiz (ks)’in kutlu doğumunun da bu sırada gerçekleştiği rivayet edilmiştir. Doğum yeri; Şiran köyünün güneyindeki Boğazyayla köyünün Belen yaylasında Cıngırlık mevkii.. Şeyh-i Şiranî, Murat Dursun Tosun, sf. 5 |
---|---|
↑2 | a.g.e, Murat Dursun Tosun, sf. 18-19 |
↑3 | Verâ, zühd başlangıcı olarak ifade edilmiştir. Ağızdan kalbe giren ve çıkanın Allahﷻ ve Resulüﷺ ‘nün arzu ettiği şeyler olmasına dikkat etmektir. Helâl dâhi olsa, şüpheli şeylerden çekinmektir. Dört kısımda mütalaa edilmiştir:
Tasavvuf ve Tarikatlar, Dr. Selçuk Eraydın, Marmara Ünv. İlahiyat Fakültesi Yayınları, 2016 |
↑4 | a.g.e, Murat Dursun Tosun, sf. 21 |
↑5 | Bunlar ihvan tarafından sohbetle anlatılan konulardır. Şartlardan biri de ömrünün son zamanlarını Medine’de Peygamberimiz’in ﷺ yanında geçirmektir. Peygamberimiz ﷺ tarafından şartları kabul görmüştür. |
↑6 | a.g.e, Murat Dursun Tosun, sf. 22 |